Eski İstanbul mahalleleri bütün hususiyetleriyle neşe ve ıstırabı beraberce paylaşan içtimai bir toplumdu. Konu komşu arasında bağlılık ve tesanüt bunun en büyük nişanesidir.
Arnavut kaldırım, denilen taş sokaklarıyla dolambaçlı eski mahallelerde ilk canlılık sabah ezanıyla başlardı. Mahallenin küçük mescidinde okunan ezan, evlerin arkasındaki bahçeleri birbirinden ayıran tahta perdenin üzerine sıçrayan horozun sesinden sonra duyulurdu.
Çocukları ilgilendiren esnafların en önemlisi Eyüp Oyuncağı satan seyyar satıcılardı. Sırtında taşıdığı askı veya küfe üzerinde tahta beşikler, arabalar, düdüklü, aynalı küçük testiler, fırıldaklar, hacıyatmaz, topaçlar, kaynana zırıltıları, kursak düdükler, kavallar, oklar, cambazlar, çınçın arabalar, zilli tefler, davullar bulunurdu. Seyyar Oyuncakçının kursak öttürerek çaldığı Cezayir marşı mahallede duyulmaya başlayınca çocuklar annelerine koşup onları oyuncak almağa zorlaması bir olurdu.
Oyuncakçıyı sırtında heybesi, elinde eleği ile leblebici, baston ve horoz şekeri satan şekerci takip ederdi. Eyüp Sultan'da üretilen birçok Eyüp Oyuncağı Seyyar Oyuncakçılar eliyle İstanbul'un her bir köşesine dağılmaktaydı. Seyyar Eyüp Oyuncakçıları İstanbul'da o kadar yaygındır ki bir çok ünlü yazarın kaleme aldığı roman, hikaye veya o dönemi anlatan hatıralarında Seyyar Eyüp Oyuncakçılarına rastlamak mümkündür.
Halide Edip'in anılarında Ihlamur seyiryerinde rasladığı satıcılardan bahsederken; "Oyuncakçılar sırtlarında Eyüp oyuncağı küfesiyle dolaşıyor, sucular bardaklarını şıkırdatıyor, macuncular ve horozşekerciler ise mâni çekiyordur." der.
Sadri Alışık ve Necdet Tosun'un başrolde oynadığı 1968 yapımlı Efkarlı Sosyete adlı filmde geçen bir Seyyar Eyüp Oyuncakçısı sahnesi: